Valilik'te Dink'e uyarı iddiası:
Hrant Dink kendisine yönelik ölüm tehditlerini Agos gazetesindeki köşesinde kaleme almıştı. Dink'in çalışma arkadaşları ve avukatı, gazetecinin ölümünün ardından yeni iddialar ortaya attı.
Agos Gazetesi Yazarı Aydın Engin, Hrant Dink'in İstanbul Vali Muavini'nin odasında, daha önce görmediği biri tarafından açıklamalarına devam etmesi halinde başına gelebilecekler konusunda uyarıldığını söyledi. NTV canlı yayınına katılan Dink'in avukatı Erdal Doğan da gazetecinin kendisine, Susurluk davasına adı karışan Emekli Tuğgeneral Veli Küçük tarafından tehdit edildiğini anlattığını söyledi
Hrant Dink kendisine yönelik ölüm tehditlerini 12 Ocak'taki yazısında kaleme almıştı, hatta Dink yakın çevresine öldürülebileceğini söylemişti. Dink'in ölüm tehditlerinden haberdar ettiği yakınlarından biri de çalışma arkadaşı Agos Gazetesi Yazarı Aydın Engin'di.
Engin NTV yayınında şunları söyledi:
"Geçen haftaki yazısında ilginç bir noktaya değindi. Bir süre ince İstanbul vali muavinlerinden biri kendisini makamına davet etti. ?Niçin' diye sorduğunda da ?Sohbet için' dedi. Hrant Dink yazısında ?Arkadaşlarıma danıştım' diyor. Söyleyeyim bana danıştı. ?Normal midir sohbet için vali muavininin çağırması?' dedi. Ben ?Hayır değil' dedim. ?Böyle bir şey mümkün değil' dedim. ?Ama madem sohbet etmek istiyormuş gitmelisin' dedim. O da gitti. Vali muavininin odasında bir kadın ve bir erkek oturuyordu vali muavininden ayrı ve vali muavini onları "Bunlar benim yakınlarım, tanıdıklarım. Onlar da sohbeti izlese olur mu?" diye sanki tesadüfen orada bulunuyorlarmış gibi Hrant'a sordu. Hrant Dink saydam bir adamdır. Hiçbir saklısı gizlisi yoktur. ?Benim için mahsuru yok' dedi. O sohbette vali muavininin son sözleri bu oldu. Onun dışında sadece odada tesüdafen bulunduğu söylenen o iki kişiden erkek olanı konuştu. Bir saati aşkın bir süreyi bulan tırnak içinde bir sohbetti ve bu sohbet boyunca Hrant'a söylenen net bir şey vardı. Yanlış anlaşılması mümkün olmayan, başka türlü yorumlanamayacak olan, çok net bir söz. Eğer böyle devam edersen, Agos'ta bu yayına devam edersen, sen televizyonlarda, açık oturumlarda bu konuşmalara devam edersen, başına bir şey gelecek. Biz seni uyarmak istiyoruz' dediler. Hrant bu zaten yanlış anlaşılamayacak mesajı aldı. Kendisine bunu açıklamasını söylediğimiz zaman ?Ben bir kere daha ?Türkiye'yi germek, benim üzerimden yeni bir gerginlik yaratmak istemiyorum' dedi."
Hrant Dink'in avukatı Erdal Doğan da son dönemde Dink'le yaptıkları sohbetlerde sık sık bu konunun gündeme geldiğini söyledi. NTV'ye konuşan Doğan, Susurluk skandalına adı karışan Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün Dink'i tehdit ettirdiğini ileri sürdü. Doğan şöyle dedi:
"O kadar tedirgin ve girgindi ki almış olduğu tehdit telefonlarından, maillerinden sokakta yürüyemez olduğunu söylemekteydi. Kendisinin özellikle kamuoyunun çok iyi tanıdığı Susurluk döneminden tanıdığı Veli Küçük tarafından tehdit edildiğini, sadece kendisini değil ailesinin ve çocuğunun tehdit edildiğini söyledi."
Çok öncesinden Şişli Cumhuriyet Savcılığı'na vermiş olduğu bu tehditlerle ilgili soruşturmadan herhangi bir şey çıkmadığını, yakındığını hatta bu cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde ülkenin gerileceğini ve bu gerginlikte kendisinin hedef alınarak öldürülebileceğini bizzat kendisi bize söyledi. Bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru sürecinde en son görüştüğümüzde kendisi bunları dile getirdi."
Dink'in avukatının bu açıklamalarının ardından NTV'nin ulaştığı Veli Küçük, avukat Doğan hakkında dava açacağını söyledi.
VALİ GÜLER'DEN YALANLAMA
Vali Muammer Güler, gazeteci Aydın Engin'in iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Hrant Dink'in Şubat 2004'te, Ermeni cemaatine yönelik tehditlerle ilgili valiliğe çağrılarak fikir alışverişinde bulunulduğunu belirten Vali Güler, gazetecinin tehdit edilmesinin sözkonusu olmadığını söyledi.
Vali Güler de açıklamasında şunları söyledi:
"13 Ocak tarihli Agos gazetesinde merhum Dink tarafından kaleme alınan yazıda, kendisinin aldığı mahkumiyet kararına karşı AİHM'e yapacağı başvuru öncesinde bu olayın geçmişini bir kronolojik sıra ile anlattığını gördük. Yazı serisi şeklinde. Bugün yayınlanan gazetesinde de yine o sürece nasıl gelindiğini ifade etmeye çalışıyor ve bunları izlediğiniz takdirde olay hakkın ayrıntılı bilgi veriyor. Olay şudur. Olay bugünmüş gibi, çok yakın bir tarihmiş gibi bir izlenim veriliyor, kesinlikle böyle birşey yok. 24 Şubat 2004 tarihinde böyle bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Asla bir tehdit ve uyarı sözkonusu değildir. 2004 şubat ayının başlangıcında Sabiha Gökçen hanımefendinin aslen Ermeni olduğuyla ilgili bir takım şok iddiaları gazetesinde belirtmesi üzerine, bununla ilgili gazetelerde, birçok gazetede olumsuz tepki ve yorumlar meydana gelmişti. Bu nedenle de Ermeni cemaatine ilişkin bazı tehditler de yer almıştı. Bunların içinde de Ermeni Patriği Sayın Mutfayan'ı hedef alan tehditler dahi olmuştu. Bu tehditlerin önlenmesi ve bu tip koruyucu önlemlerin alınması konusunda Sayın Mutafyan'ın bizzat valiliğe yaptığı müracaat üzerine kensine e-mail yoluyla gelen bir tehditten bahisle bu konu ilgili vali muavini arkadaşım ve ilgili makamlar nezdinde ve ilgili uzmanlar seviyesinde araştırılmış ve Bursa, İstanbul ve Yalova'da yapılan tesbitlerle yoğun bir araştırmayla bu tehdite bulunan kimseler yakalanmıştır. Buna benzer tehditlerin ve koruyucu önlemlerin değerlendirildiği bir sırada emniyetten sorumlu vali yardımcısı arkadaşımız da kendisini telefonla davet etmiş ve bu konudaki hassasiyetin paylaşılması, bu konudaki bilgilerin değerlendirilmesi, belge ve bilgiye dayalı olmayan açıklamaların komuoyunda olumsuz yankılara sebeb olduğu ve bunun cemaat açısından da Sayın Patrik Mutafyan'a yönelik bir baskı şeklinde, bir tehdit şeklinde algılanabileceği kendisine ifade edilerek bu konuda bilgi alışverişinde bulunulmuştur. Kendisi de zaten 13 Ocak tarihli yazısında bu konunun görüşüldüğünü belirtmektedir. Bir resmi dairede bir vali yardımcısının asla böyle bir tehdidi sözkonusu olamaz. Bu konuda bilgi paylaşımı yapılmıştır."